Bugün sizlerle okuduğum bir kitabı paylaşmak istiyorum. Pedagog Adem Güneş’in '' Duyguda Özgür Davranışta Disiplinli Çocuklar için Doğal Ebeveynlik '' kitabı.. Ben kitabı adeta bir çırpıda okudum umarım okuyup öğrendiklerimi de uygulayabilirim. Önemli olan uygulayabilmek zaten öyle değil mi?
Bu kitap beni etkiledi açıkçası. Davranışlarımın, benim için hiç anlam ifade etmeyen bazı hareketlerimin, bakışlarımın
çocuklarımı ne kadar etkilediğini farkettim öncelikle.. Onları nasıl çok çabuk
kırabildiğimi ve irade özgürlüklerini engellediğimi bazen. Düzeltmem gereken davranışlarımı farkettirdi. Kitabı okurken '' Aa ben de bunu yapıyorum galiba! '' diyeceğiniz yerler var. Okumanızı tavsiye ederim.
Ben şimdi kitaptan bazı kısımları iki bölüm halinde paylaşmak istiyorum. Kitaptan bazı cümleleri aynen
aktarmak istiyorum sizlere.
* Bir insanın en büyük kazancı kendi gibi
olabilecek güce erişmiş olmasıdır. Bugün çocuklarda karşılaşılan neredeyse
bütün problemlerin temelinde çocuğun kendi gibi olmasına izin verilmemesi
yatmaktadır.
- * Çocuğun kişiliğini koruma mücadelesi her anne
babanın insanlık görevidir.
- * Çocuktan yetişkin olgunluğu beklemek çocuğa
yapılacak en büyük haksızlıktır.
- * Çocuk çocuk olabildiği kadar kişilikli olabilir.
- * Ebeveynler çocuk eğitimini davranış öğretmek
olduğu yanılgısına düşüyor. Bu nedenle birçok evde düzgün otur, düzgün dur,
dişlerini fırçala, erken yat, misafirlikte beni rezil etme sesleri eksik
olmuyor. Çocuk yetiştirmek çocuğa davranış öğretmek değil duyarlılık ve irade
kazandırmaktır. Duyarlılık kişiyi anlamlı kılan en belirgin özelliktir. İrade
ise kişinin duyarlılığı oluşması ve kalıcı olarak kalabilmesi için herşeye
rağmen direnme gücüdür.
- * Çocuğuna duyarlı bir ebeveyn çocuğun
davranışlarını baskı ile değiştirmek yerine onun olumsuz davranışı kendinin
görüp değiştirmesine fırsat tanımalıdır.
- * Okul çağındaki birçok çocukta görülen
isteksizlik, tükenmişlik, umursamazlık çocuğun öyle yaratılmasından değil ona
rehberlik eden yetişkinlerin çocuğun içindeki insan olma enerjisini
tüketmesinden kaynaklanır. Tükenmiş kişilerin yaşama sevinci yoktur.
- * Çocuk yaşamı merak duygusu ile öğrenir. Çocuğun
tv kumandasını karıştırması yere vurması tv' ye tutması yetişkine anlamsız gelse
de çocuk açısından çok anlamlıdır. Çocuk o esnada eşyayı tanımaktadır. Çocuğun
bu isteği yetişkin tarafından engellenirse çocuk agresifleşir. Öğrenme isteği
engellendikçe çocuk agresif olur.
- * Yetişkin çocukla girdiği bu mücadelede kendi
sözünü dinletme adına çocuğu her defasında bir çaresizliğin içine düşürürse
çocukta merak duygusu adım adım kaybolur. Yetişkin çocuğa gücünü yetirmekle
övünebilir ancak çocuk başladığı işi yarım bıraktığı için dikkat dağınıklığına
doğru adım adım ilerleyecektir.
- * Çocuk eğitimine girişen bir yetişkinin ilk
hedefi yaşama çocuk gözüyle bakabilecek yeteneğe erişmek olmalıdır. Yetişkin
üstünlük tutkusunu bırakırsa bu gerçekleşir. O zaman çekmecelerin
karıştırılmasının şımarıklıktan değil merak duygusundan olduğu görülür.
-
* Birçok çocuğun okul başarısızlığının temelinde merak hissini yitirmesi yatar.
* Birçok çocuğun okul başarısızlığının temelinde merak hissini yitirmesi yatar.
- * Zihinsel bir bozukluk olmadıkça çocuklarda
hareketlilik onlardaki heyecan ve merak duygusunun dışa yansımasıdır. Bir çok
uzman hareketli çocukların enerjisinin tükenmesi için spora yazdırılmasını,
koşturulmasını yorulmasını öneririr. Bu enerjinin boşa tüketimidir.
- * Çocuklar yetişkinleri tuhaf bir dürtüyle
bilmeden taklit ederek kendilerini geliştirirler. Çocuklardaki bu içsel dürtü
olmasaydı hiçbir ebeveyn çocuğunu eğitemezdi.
- * Çocuk eğitimine karar vermiş ebeveynlerin
yapacağı ilk şey çocuğundan beklediği tavır ve davranışları önce kendinin
kazanmasıdır. Suni davranışlarla yaşamaya alışmış bir yetişkinin yanında doğal
davranışlı bir çocuğun yetişmesini beklememek gerekir.
- * Çocuklarda görülen anormal davranışlar sanki
anne babayı ikaz gibidir. Anne baba o davranışı bastırmak yerine kendilerinin
taklit edilmesi ile oluştuğunu düşünüp kendilerine çeki düzen vermelidir.
- * Çocuk ile ebeveyn çatışmalarının en yoğun
yaşandığı dönem çocuğun irade kazanımı mücadelesi verdiği dönemdir. Dört yaşına
kadar çocuklar ebeveynlerini taklit ederek geldikleri ve isteklerini bilinçli
irade kullanımı ile oluşturmadıkları için bu dönemde çatışmalar daha azdır.
- * Dört yaşından sonra tercihlerini kendileri
yapmaya başlayınca ebeveynler çocukların iradesiyle karşılaşmanın ilk
şaşkınlığını yaşarlar. Bu döneme hazırlıklı olan çocuğun böylesi tercihlerinin
aslında varolma isteğinin sonucu olduğunu bilen ebeveynler çocukla inatlaşma
gereği duymazlar. Zira kendisi ile inatlaşılan çocuklar inat etmeyi öğrenirler.
-
* Kendisini savunmasızca bıraktığı ebeveyni tarafından incitilen, aşağılanan, azarlanan, anlamsızca cezalandırılan çocuk hem ebeveynine karşı için için tepki oluşturur hem de istenilen davranışı edinemez.
* Kendisini savunmasızca bıraktığı ebeveyni tarafından incitilen, aşağılanan, azarlanan, anlamsızca cezalandırılan çocuk hem ebeveynine karşı için için tepki oluşturur hem de istenilen davranışı edinemez.
- * Çocukların erken dönemden itibaren tercih
edebilme yeteneğinin yanısıra keyif aldığı bir durumdan vazgeçebilme yeteneği
de önemlidir. Bağımlılık arttıkça irade zayıflar..
- * Çocuk ne yapabiliyorsa yetişkin o kadarına razı
olmalıdır. Yapamadığını hissettirmek çocuğun iradesini kırar.
- * Mahcup edilen kişi iradesini kullanmakta zorluk
çeker.
- * Dört yaşına geldiği halde annesi tarafından
ayakkabısının bağcığı bağlanan, üç yaş döneminde hala annesi tarafından yemek
yedirilen, ilkokul döneminde ne zaman neyi yapacağı anne babasınca organize
edilen çocuğun irade gelişiminden bahsetmek zordur.
- Çocuklar bir işi yapmak için‘’ Anne ne olur ben
yapayım’’ diye izin istediğinde bu bir fırsat olarak görülmeli ve istediği şeyi
yapmasına izin verilmelidir.
- * Çocuk engellendikçe hırslı ve içinde uhdeler
kalmış ikinci bir dünya oluşturmaya başlayarak gerçek dünyadan kopmaya başlar.
Zarara uğramamak için olduğu gibi görünmek yerine istendiği gibi görünmeyi
tercih eder. İşte bu sahte benliktir.
- * Sahte benlik iki şekilde oluşur: Şiddet ve
ebeveynlerin çocuklarına aşırı düşkünlüğü..
- * Çocuklar kendilerine zarar veren kişilere
kendilerini sevdirmek için yoğun çaba harcarlar.
- * Kendi gibi olamayan çocukların yaşadıkları
duygusal boşlukları kapatmak için birilerinden sevgi almaya, sevmeye sevilmeye
karşı zafiyetleri vardır. Kendisine azıcık ilgi gösteren kişiye hemen
bağlanmaya ve onun için olmadık fedakarlıklar yapmaya hazırdırlar. Bu tür
çocuklar başkaları tarafından suistimale açıktır.
- * Baskı ve zorlamalarla kendisini anne babaya
kapatan çocuk şımarır ve yılışır, duyarsızlaşır. Bu durum çocuğun
dışlanmasının, aşağılanmasının ve duygusal zarara uğratılmasının sonucudur.
- * Duyarsızlaşmanın kökenine inildiğinde çocuğun
ruhuna sinen bir çift aşağılayıcı bakış görülür ki maalesef bu bizzat çocuğun
ebeveynidir.
- * Çevresindeki yetişkinlerce sıklıkla aşağılanmış
çocuklar kendilerini aşağılayan yetişkinlere kendini sevdirmek için şımarır,
yetişkinin sevgisini kazanabilmek için her türlü işi yapar.
-
Şimdilik bu kadar. Devamı ikinci yazımda.. Sevgilerimle..
Şimdilik bu kadar. Devamı ikinci yazımda.. Sevgilerimle..
-
- Not: Yazıda Pedagog Adem Güneş’in '' Duyguda Özgür Davranışta Disiplinli Çocuklar için Doğal Ebeveynlik '' kitabından alıntı yapılmıştır.
ellerınıze sağlık ne güzel anektodlar almışsınız kıtaptan. ben de ılerleyen günlerde adem gunesın bır kıtabını okıcam ıns
YanıtlaSilTeşekkürler:) kesinlikle tavsiye ederim..
SilÇok memnun oldum böyle bir kitapla tanıştığıma.. Ben de ebeveyn kitapları okumaya başlayalı güzel yeni kaynaklar arıyordum.. Teşekkürler :)
YanıtlaSilbende Adem beyin 4 kitabını aldım okumaya başlayınca çocugumun yaptığı her davranışı iyi veya kötü artık anlamlandırabildim dişleirimi sıkarak sabretmek değilde dahada kolay ve anlaşılır bir iletişimim oldu kızımla inanılmaz değiştim anneliğimi ve cocuğumun da cocuk olduğunu hatırladım soznsuz teşekkürler kendisine...ayrıca cumartesi günleri canlı yayınını ve telegramıda takip ediyorum...bütün annelere tavsiye ederim
YanıtlaSil